Hayvanlara yem atmanın yasak olduğu bilinir. Ama bu durum daha farklı çünkü bu levha sizi hayvanlara yem olmamanız konusunda uyarıyor. Trifter yeni keşfettiğim eğlenceli sitelerden biri ve buna benzer birçok ilginç haberi resimleriyle beraber sitede bulmak mümkün.

Leonardo Da Vinci’nin Louvre Müzesi'nde bulunan Bakire ve Çocuk (Virgin and Child with Saint Anne) isimli tablosu yenileme çalışmaları için indirilmiş ve bu tablonun arkasında Da Vinci’ye ait olduğu düşünülen üç eskiz bulunmuş. Kızıl ötesi ışık altında yapılan incelemede tablonun arkasında, sol tarafta bir at başı, ortada bir kafatası ve sağda ise elinde lamba olan genç İsa figürünün göründüğü belirtilmiş.
Louvre yetkilileri bu durumun ender rastlanan bir keşif olduğunu söylüyor çünkü tablo arkası çizimlerine nadiren rastlanıyormuş ve Leonardo’nun çalışmalarında ise böyle bir örneğe daha önce rastlamamışlar.

1519’da tamamlanan tablonun arkasında görülen eskizlerin Leonardo’nun tarzı olduğu düşünülse bile yetkililer konuyu netleştirmek için araştırmalarını sürdürüyormuş.

Bu eskizler Leonardo’ya ait olmazsa kime ait olacak ki?

Eskizleri ve tabloyu inceleyerek sizde akıl yürütebilirsiniz.

Reuters üzerinden.

İşte harika diyebileceğim bir oluşum. Bir Tabak, ev kadınlarını birbirinden gereksiz tv programlarından ve kim kiminle evlenecek ya da kimin yememeğinden saç çıkacak gibi gereksiz tartışmalardan uzaklaştıracak bir web site. Bu web site sayesinde özellikle ev kadınları tv-sosyalleri olmak yerine e-sosyaller olacak ve kendilerine favori aşçılar edinecek, birilerinin favori aşçıları olacak dahası sevgileriyle yaptıkları yemeklerini böyle bir ortamda paylaşarak tatmin olabilecek. Bu ortamı yemeklerinin fotoğraflarıyla da taçlandırabilecekler. Hatta sohbetler ve paylaşımlar ilerledikçe sanal-günlerini sosyal günlere dönüştürebilecekler.

Ev kadınları özelinde düşündüğüme bakmayın, yemek yapmaya ve yemeğe ilgi duyan herkes bu sosyal ağa üye olabilir. Ev kadınlarının çağdaşlığı, dinamikliği ve teknolojiyi bu sayede yakalayabileceklerine inandığımdan özellikle onlara sesleniyorum tabi.

Uyarımı eklemek zorundayım. E-ortamda olduğumuz için yemek tariflerini yemekleriyle taçlandıranlar, bu yemeklerin lezzetli olduğuna inan(dır)manın yolunun yemeğin fotoğrafıyla kurduğumuz bağda olduğunu bilsinler. Bu nedenle lütfen yemeklerini biraz sanatsal açıdan daha doğrusu doğru açılardan fotoğraflasınlar.

E-ortamdaki öncelikli amacınız göze hitap olsun... Ayrıca tüm yemek sırlarınızıda sır olmaktan çıkarın tabi.

Son günlerde 2008 yılının en iyilerini yayımlamak bir zorunluluk gibi. Ben de kendimi bu gelenek içerisine bir parça katmak için en iyi 10 Astronomi resmini Neotarama aracılığı ile discovermagazine adlı blog üzerinden sizlerle buluşturuyorum. Yukardaki resim 7 numara ve ismi: "galaksi çok fazla yer ve gaz çıkarır."

Herkese yavrusu güzel gelir ama ciddi manada bu Sibirya Kaplanı çok tatlı. Belki de her türün yavrusu kirlenmemiş olarak kendi çapında güzel ve vazgeçilmez. Ama sizlere mymodernmet üzerinden yayımlanan yüksek çözünürlükteki bu resimlere bakmanızı şiddetle öneriyorum.

Playboy'un Meksika'ya özel basımının Aralık sayısının kapağı, derginin tartışma yaratan içeriklerine bir yenisini daha ekleyecek gibi görünüyor.

Model Maria Florencia Onori'nin Kutsal Bakire Meryem'i temsil edecek biçimde yarısı vitrayla kaplı bir fon önünde beyazlar içinde - biraz da kışkırtıcı biçimde - fotoğraflanması ve altına İspanyolca "Te Adoramos, Maria" (Meryem, sana tapıyoruz) ifadesiyle Playboy'a kapak yapılması Meksikalı Katoliklerce nasıl karşılanacak merak ediyorum.

Derginin tartışma yaratacağını düşündüğüm kapağının Aralık ayına denk gelmesi bir rastlantı değil tabi ki. Sizin de bildiğiniz gibi Aralık ayı Hıristiyanlarca kutsal kabul edilen ve 25. gününde İsa Peygamber'in doğuşunun kutlandığı bir ay. Diğer yandan 12 Aralık, Meksikalılar için ayrı bir öneme sahip; çünkü Meksikalılar, 477 yıl önce 12 Aralık'ta Kutsal Bakire Meryem'in Mexico City yakınlarındaki Tepeyac tepesinde bedene bürünüp, bir köylüye göründüğüne inanıyorlar. İlerleyen dönemlerde Meksikalılarca Guadalupe'lu Bakire olarak adlandırılan Bakire Meryem'in söz konusu görünüşü Meksikalı Katoliklerin kutsal bir simgesi haline geliyor. Öykünün tarihsel bölümü böyle...

Öykünün bugününe gelecek olursak Playboy'un Meksika basımından sorumlu Raul Sayrols, Playboy'un cüretkar kapağının alabileceği tepkileri öngörmüş olacak ki söz konusu resmin ne Guadalupe'lu Bakire'yi ne de başka dinsel bir figürü tasvir etmek amacında olmadığını, amacın Rönesans atmosferini kapaklarına yansıtmak olduğunu söylemiş.

İnanalım mı?

Reuters üzerinden ...

National Geographic, 1995 yılı Şubat sayısının kapak konusu olarak Venedik'i seçmiş ve harikulade fotoğraflarla süslenen yazıyı "Venüs: Bir düşten daha fazlası..." başlığıyla yayınlamıştı.

O günden hemen hemen 13 yıl sonra, 1 Aralık 2008 Pazartesi günü, adı Venedik olan düş bir kabusa dönüştü: İtalyanların "acqua alta" dedikleri, dilimizeyse "yüksek su" olarak çevrilebilecek olay sonucunda Venedik'teki su düzeyi yüksekliği 1.5 metre kadar arttı. Son 22 yılın en büyük artışının nedeniyse sağanak yağmur ve şiddetli rüzgardı.

Söz konusu olay ünlü San Marco Meydanı'nı küçük bir havuza çevirince, fırsattan yararlanmak isteyen Hollandalı sporcu Duncan Zuur su kayağını kaptığı gibi San Marco Meydanı'na koştu.

Sular altında kalır mıydı kalmaz mıydı tartışması sürekli gündemde olan Venedik'in az biraz da olsa sular altında kalmasıyla Venediklilerin neler deneyimleyeceği bir ölçüde görülmüş oldu.

Söz konusu deneyimlere ilişkin harikulade fotoğrafları boston.com'da görebilirsiniz.

Nimetle şaka olmaz her ne kadar Cem Yılmaz'ın G.O.R.A filminin mottalarından birine dönüşmüş olsa da hemen hepimiz bu deyişi çocukluğumuzdan hatırlarız. Baekdal sitesinde bu eklentiyi hazırlayan arkadaşın söylediklerine göre o da benzer uyarılara maruz kalmış küçük bir çocukken. Yemekle oynamamak kültürler arası bir etik kural gibi gözükse de, Anna the Red tabuları yıkan orjinal bir çalışma ortaya koymuş. Adeta tabağınızdaki yemeği bir sanat eserine dönüştüren bu yaratacı insana acilen bir yer açmasını tavsiye ediyorum. Özellikle çocuklara yönelik menülerle gönülleri fethedebilir.

Ankara kokmanın ne demek olduğunu ancak Ankara’da kışı yaşamış olanlar bilir. Örneğin ben çok iyi biliyorum, okuldan eve yürüdükten sonra saçımı ya da giysilerimi kokladığımda Ankara kokusu alıyorum ben. Kömür kokusu, duman, is her yanımı sarmış, her yanıma sinmiş oluyor. Nefret ediyorum bu kokudan. Bu nedenle Greenpeace Türkiye'nin gönderdiği e-postanın teşvikiyle konuyu burdan duyuruyorum. Greenpeace’in kömür hakkında on acı gerçek başlıklı yazısında bahsettiği gibi bir an önce kömür santrallerinden ve kömürden kurtulmak gerekiyor. Bu çağrıyı kömür kokusunun bana verdiği zihinsel ve fiziksel zarardan ötürü değil, dünyaya verdiği zarardan ötürü destekliyorum.

Bu on acı gerçekten bazıları:

Acı Gerçek 5: Kısırlık, kanser, prostat ve solunum sorunları, kardiyovasküler ve nörolojik hasarlar, hipertansiyon, işitme bozukluğu bu maddelerin sebep olduğu hastaliklardan sadece bir kaçı.

Acı Gerçek 9: Türkiye’deki kömür rezervleri çoğunlukla linyit olarak sınıflandırılmaktadır; linyit en düşük karbon içeriğine ve en yüksek nem oranına sahip kömür türüdür. Kirletme oranı çok yüksektir ve enerji değeri çok düşüktür. Bu kömür santrallerini daha az verimli hale getirir, elektriği daha pahalı konuma getirir ve toplumsal maliyetleri arttırır.

Yetkililere bende buradan sesleniyor, bozkırdan (Ankara) zaten hoşlanmayan biri olarak bir an önce Ankara kokmaktan kurtulmak istiyorum…Yakılmasın kömür, ısıtmasın kimseyi...

Doğal bir doğa için doğalgaz kullanalım diye de ekliyorum.

Avam Kamarası olarak 2008’in en enlerinden söz ettiğimiz yılın bu son günlerinde size en listelerinin bir yenisini daha ulaştırıyorum. Bu en listemiz arama motorlarının en çok aranan sözcükleri listesi. Google Zeitgest’in yayınladığı en çok arananlar listesi şöyle :

Bu listenin bizlere söylediği en çok aranan sözcüklerin genelde yerel oluşumlarla ilgili oluşu. Örneğin dördüncü sıradaki tuenti, İspanyol kullanıcıların facebook uyarlamasıymış. Yedinci sıradaki Naszka-klasa, Polonya’nın öğrenci odaklı sosyal sitesi, Wer-kennt-wen ise Almanya’nın en popular sosyal ağlarından biriymiş. Yani genel ağlardan öte, yerel sosyal ağlar daha çok ilgi çekmiş görünüyor. Facebook sosyal ötesi sosyal zaten adını anmak bile istemezdim artık. Belki bizde yerel bir sosyal ağ kurarız diyeceğim ama genel sosyal ağlara olan yaklaşımımızı düşününce duraksıyorum.

Sarah Palin’in Obama’yı geçerek listede zirve yapmasını ise rahatlıkla anlayabiliyoruz. Hepimiz insanız, olur öyle.

webrazzi üzerinden.

Güneş sisteminde bir tane adam gibi gezegen yok belli ki. Ne kadar uğraşsak ta tutturamıyoruz bu saatleri, hep bir eliptik haraketler, bir artık saatler. Sırf bunun için kurulmuş bir organizasyon bile var: Uluslararası Dünya Rotasyonu ve Referans Sistemleri Servisi. Bu kuruluş oturup hesaplamalar yapıyor ve belli senelerde, yılın en son günü olan 31 Aralık'a bir saniye ekliyor. Umarım tek işleri bu değildir. Bu sene de o uzun senelerden biri. O yüzden bir saniye daha uzun sürecek 2008. Teknik bir açıklaması var elbette bunun neden yapıldığına dair ama hiç umurumda değil, hala da anlayabilmiş değilim bu saatleri neden bir ileri bir geri alıp zamanı kurcalıyoruz.

Msnbc üzerinden Neatorama.

2008 yılında en çok dinlenen şarkıları Last.fm'den başka en iyi kim bilebilir ki? En çok çalınan ya da satın alınan değil, en çok dinlenen. O yüzden bu liste, herhangi bir sitenin ya da derginin yayınladığı listelerden kat kat daha demokratik. Ama bir yandan da sıkıcı. Coldplay kadar sıkıcı demek istedim daha doğrusu. En çok dinlenen şarkılar listesi yapılmasa da olurmuş, bütün Viva La Vida albümü neredeyse ilk onda zaten. Albümler ve gruplar listesi daha renkli.

2008'in En Çok Dinlenen Müzikleri Last.fm listesi.

Bu sene de hayatımın hatırı sayılır kısmını kedilerin, utanç verici anların, acayip acayip adamların dans videolarını izleyerek harcadım, gelecek sene de kaldığım yerden devam edeceğim. Videogum 2008'in en iyi viral videolarından (ishal videolar demeyelim sakın) bir über-video yapmış. Gözlerimde bir damla yaşla izledim, anılar, anılar.

See more funny videos and funny pictures at CollegeHumor.

Ölümsüzlük fikri çok eski ve insanlar ölümsüz olailmek için pek çok farklı yollar denemişler bugüne kadar ama başarabilen olduğunu sanmıyorum. Ama son bulgular doğada bunu başarabilen bir hayvanın olabileceği yönünde. Turritopsis Nutricula zmescience tarafından yayımlanan bir habere göre hayat döngüsünün son basamağı olan ölümü bertaraf edebiliyorlar. Kim bilir belki bu tür üzerinde yapılan çalışmalar insanlar için ölümsüzlüğün veya uzun ve sağlıklı bir yaşamın habercisi olabilir. Ne gerek varsa !

Bazen çok hızlı olmamız gerekir. Her saniyeye bile ihtiyacımız olduğu bu durumlarda ayakkabılarınızı ışık hızıyla bağlamak istemez misiniz? İşte size bir çözüm. Özellikle üniverste öğrencilerine yönelik yararlı bilgileri ile dikkat çeken hackcollage sitesine arada bir uğramayı unutmayın.

Artdesingblog sitesinden alınan bu resimler, Photoshop kullanılarak elde edilmişler. Ünlü filmlerden alınan sahnelerde yapılan küçük müdahaleler sayesinde gerçekten eğlenceli resimler üretilmiş.

133 yıllık Japon bira üreticisi olan Sapporo, Japonların da bir ortağı olduğu Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yetiştirilen bitkilerden elde edilen arpadan bira üretti.

Yaklaşık 100 litre kadar üretilen; ama satışı yapılmayan biranın adı ise Sapporo Uzay Arpası.

Mikroplar, hayvanlar ve Sapporo çalışanlarıyla test edilen biranın herhangi bir sağlık tehdidi taşımadığı da ayrıca belirtiliyor.

BLDGBLOG üzerinden ...

2008 Tokyo Tasarım Haftası’nda, tasarımcı Hironao Tsuboi imzalı, yukarıda gördüğünüz harikulade LED kol saati de gösterildi.

LED, Türkçe karşılığı ‘ışık yayan diyot’ olan ‘light emitting diode’ ifadesinin kısaltması. Son yıllarda tabelalarda, trafik ışıklarında, otomobil aydınlatmalarında birçok örneğine rastladığımız LED’in yaratıcı kullanımının en güzel örneklerinden biri gibi duruyor Tsuboi’nin tasarımı.

Seri üretimine geçilir mi bilmiyorum; ama farklı renklerde kordon ve LED seçenekleriyle talep yaratacak çarpıcı sonuçlara ulaşılabileceği düşüncesindeyim.

FunForever üzerinden …

İngilizce’yle fazla haşır neşir olan bizler anlamını bilmediğimiz sözcükler için sözlük sayfalarıyla yorulmak yerine, e-sözlüklerden yararlanmaktayız. Benim bu e-sözlüklerden İngilizce ve Türkçe anlam için kullandıklarımdan bazıları tureng, zargan ve seslisozluk'tür. Bu sözlükler arasında tureng’i gerekli olan diğer sözlük sitelerine yönlendirdiği için severim. Zargan ise eski alışkanlığımdır. Eski tasarımıyla gayet sıkıcı olan seslisozluk ise hafta başı itibariyle değiştirdiği arayüzüyle sözcükleri yazdığımız boşluğun boyutunu büyütmüş, aramalar sonucunda gösterilen anlam listesinin formatını değiştirmiştir. Seslisozluk’un, sözlüğe üye olanlara ise gayet faydası dokunmaktadır. Sözcüklerin okunuşunu duyabilir ya da arattığınız sözcüklerden istediğiniz zaman “quiz” olabilir yani öğrendiğinizi sandığınızın sözcükleri, öğrenip öğrenmediğinizi test edebilirsiniz. Sözlüğün bu arayüzü bana daha kullanışlı geldi, sözcüklere puan da verebiliyoruz, hit alan ‘post’ misali hangi sözcük daha çok puan aldıysa onu ilk sıralarda görüyor, gereksiz anlamlardan kurtuluyoruz. Seslisozluk’çüleri güzide blogumuz aracılığıyla tebrik ediyorum bence hiç fena olmamış.

Ötenazi hakkı tartışmaları dünyada tartışıladursun, İngiltere bu konuyu halletmiş görünüyor ki birinin ölme hakkını kullanmasını canlı canlı yayınlamış. Amerikalı profesör yaşamasının hem kendisine hem ailesine daha çok acı vereceğini düşündüğünden bu hakkı kullanmaya karar vermiş ve ötenazinin yasal olduğu İsviçre'ye gitmiş. Eşiyle aldıkları karar sonucunda ölüm için hazırlandığı sürecin belgesel olması için Oscarlı yönetmen John Zaritsky'le anlaşmışlar. Ölüme ise Sokrates'ın baldıran zehiri gibi kimyasallar içeren bir sıvı içerek gidiyor. Yeni ve daha sahici bir İçimdeki Deniz (Mar Adentro) geliyor galiba.

Profesörün fiziksel rahatsızlığının (hastalığının) ya da acısının biliniyor olmasıyla ötenazi hakkının daha da meşrulaştığını izlediğimde, ruhsal acıların (yoksa ruh yokta ruhsal acı da mı yok?) ölüm hakkını kullanıp kullanmamaya neden olup olamayacağını düşündüm. Ardından ekledim ne de olsa ruhsal acılarımızı kimseye kolay kolay bildiremeyiz.

Haberi blogumuza ekledim çünkü dünya bunu konuşuyor. Düşünen beşerler olarak ölüm hakkımız olup olmadığını sorgulamamız gerektiğinden (bu vesileyle) bizde biraz ölüm ve yaşam hakkında düşünelim diye (çünkü dünya varsa ölümde vardır)

Darth Vader'ın dini nedir? Güce inanıyor onu biliyoruz, eğer inancınızı az buluyorsa rahatsız oluyor, onu da biliyoruz, kendisi bir Sith Lord'u, o da tamam. Ama hangi tanrı? Star Wars geekleri bana bir cevap verin. Sonra videoyu izleyip cevabınızı tekrar düşünün, çünkü "koyu" hıristiyan olmuş Vader.

FailBlog üzerinden.

Şarap açmak, servis yapmak başlıbaşına bir dert. İster istemez, bir iki damla da olsa süzülür şişenin kenarından. Bunlar dert değil aslında ama açılan şarabın beklememesi, tadının bozulması ciddi bir problem. Eğer 999 dolarınız varsa bu alet sizin için ideal bir çözüm. 3 şişe şarabı ideal sıcaklıkta, tadı hiç bozulmadan yaklaşık 10 gün muhafaza edebiliyor. LuxuryInsider online bir lüks hayat dergisi ve bu tarz ürünlerin tanıtımını bol bol yapıyor. Aslında 5 10 milyona aldığınız 1 şişe şarap için böyle bir makine cidden anlamsız ama kimbilir belki bir gün zengin olursunuz. Aklınızda bulunsun

Benim Hüzünlü Orospularım'ın 2004 yılında yayımlanmasından sonra 2005 yılında yazmayı bıraktığını açıklayan nobelli yazar yeni bir aşk romanı ile karşımıza gelecekmiş. Arkadaşlarının iddiasına göre Marquez şu an 4 farklı versiyonu bulunan roman için en iyi olanı seçmeye çalışıyormuş. Kolombiyalı yazar'ın dilimize de çevrilen ve beğenilerek okunan romanlarına birini daha eklemesi hayranları için güzel bir haber olsa gerek. Yüzyıllık Yanlızlık ve Kırmızı Pazartesi yazarın ülkemizde en çok bilinen eserleri arasında. Gabriel Garcia Marquez hakkında farklı bir bilgi kaynağı isteyenler ekşisözlüğe bir bakmalalı bence ayrıca haberin detayları içinde Guardian'a uğramanız yeterli.

Diyelim ki kötü bir ahçısınız. Diyelim ki turta yapmak sizin için bir tutku. O zaman insanlar turtalarınızı görür görmez kaçmasın diye onlara mükemmel bir görünüm kazandırmanız lazım. Recipetips size dekoratif turtalar yapmanız için birçok yol gösteriyor. Hem de çatal, bıçak gibi çok temel mutfak araç gereçleri ile yapabileceğiniz süsler bunlar. Böyle bir süs belki insanların turtanızı yemesini garanti edemez, ama onları kesinlikle masanın etrafına toplayabilir.

Japon Shuhei Endo tarafından tasarlanan bu ev gerçekten de alışılmışın dışında. Trendir aracılığı ile inceleme fırsatı bulduğum bu evin bir Japon için bile gereğinden fazla küçük olduğu izlenimine kapıldım. Bir tercih söz konusu olsa filmlerde gördüğümüz, odaları kağıtlarla ayrılan tuhaf Japon evlerini tercih ederdim.

Burda da kişi başı gelir şimdikinin on katı falan olsa biz de ne yapacağımızı şaşırırdık belki. Neyse ki internetten bakıp eğlenmekle yetiniyoruz.Bu videoda da yüksek bir onura layık görülmüş penguenin mutlu günü var.

Göğsünde 50 tane madalya olan devlet görevlisi yine de gözlerini Putin'in madalyasından alamıyor.

PunditKitchen aracılığı ile

Galaksimizin tam ortasında kocaman bir kara delik saptandı. Şilideki teleskoplarla yapılan araştırma sonucunda güneşten 4 milyonkere daha yoğun bir kara deliğin varlığı doğrulandı. Ama telaşa gerek yok çünkü bilim insanları karadeliklerin evreni düzenlediğini iddia etti. Yani evrenin düzeni, şekli ve yapısı kara deliklerin yoğun kütleleri sayesinde garanti altına alınıyor. BBC üzerinden haberin detaylarını öğrenebilirsiniz.

Mouse Agility | Viral | SPIKE.com

Eğitilmiş bir fareyi ilk defa izliyorum bunca yıllık internet hayatımda - ki eğitilmiş japon balığı bile gördüm. Hem de o kadar yetenekli bir fare ki, oldukça zorlu bir parkuru müthiş bir cesaret ve çeviklikle tamamlıyor. Etraftaki fare kakalarına aldırmayın, dikkatiniz bu olimpik ruha verin.

Arada sırada karşıma çıkıyor bu tip oyunlar: Aklınızdan bir karakter tutuyorsunuz, sonra bir kaç soru cevaplıyorsunuz programın sorduğu ve program sizin düşündüğünüz karakteri tahmin ediyor. Genelde ancak çok belli başlı karakterleri tahmin edebiliyor bu oyunlar. Ama Akinator çok daha yetenekli diğerlerinden.

Micheal J. Fox'u  ve Terminator'u düşündüm ve tahmin edebildi. Ama Kemal Sunal'ı beceremedi. Daha çok Fransa, İngiltere ve Amerika'dan seçerseniz karakterlerinizi, çok daha başarılı sonuçlar veriyor.

Karakter tahmin oyunu Akinator Download Squad üzerinden.

İsveçteki çocuk bahçelerinde görülen bu reklamlar o kadar aptalca ki ağzım açık kaldı. Reklam firmasının parklara koyduğu bu koca demirli, koca urganlı reklamlı salıncaklar belli ki kilolu çocuklara bir uyarı olarak koyulmuş. Üzerlerinde "Her beş çocuktan biri aşırı kilolu. Biraz değiştirmek bir çok şeyi değiştirebilir" yazıyor bu özel salıncakların. Kilolu çocuklara bir uyarı mı, yoksa ebeveynlere mi bilmiyorum aslında. Ama ne olursa olsun çocuk parkına gidip sallanmak isteyen çocukların, normal salıncakların yanındaki bu gemi çapası demirli salıncaklarda otururken yüzlerinin ifadesini tahmin edebiliyorum. Ben de o yaşlarda arkadaşlarımdan daha kiloluydum ve ne kadar tam tersi gibi davranmaya çalışsam da, fiziksel aktivitelerde geride kalmak çok canımı sıkıyordu. Zaten yeterince baskı yaşıyor kilolu çocuklar, bir de kendilerine özel salıncaklar koyup daha da ayırt edilmelerine, parmakla gösterilmelerine gerek yok. Sağlıklı bir kiloya ulaşmaları için böyle reklamlara hiç gerek yok, bir tek bu mu geldi aklınıza? "200 kiloyu çekecek salıncaklar yapıp, popolarının altına aşırı kilolu olduklarınız yazalım, akılları başlarına gelir." mi denildi? Nedir ki bu?

See more funny videos and funny pictures at CollegeHumor.

Köpeğiniz gerizekalı olabilir ve bundan faydalanıp onu Pepsi kutularının ortasına koyarak bir güzel afallatabilirsiniz. Gidip bir de cak cak öten bir oyuncakla iyice çıldırtmaya gerek yok hayvanı. Hayvancağızın belli ki algısal problemleri var, iyice kafasını karıştırmayın. 

Oturmuş bir film izliyorsunuz, silahlar, bombalar, Morgan Freeman, vücut parçaları havalarda uçuşuyor. Sonra bu müthiş çatışmaların ortasında birisi öyle bir silah çıkartıyor ki ortaya, kendinizi, elinizde o silahla işyerinize ya da sınıfınıza girip bütün herkesi havalarda döne döne öldürdüğünüzü hayal ederken yakalıyorsunuz. İşte o silah nedir, hangi sahnede kim tarafından kullanılmıştır gibi bilgileri öğrenmek için bu vikiye bakabilirsiniz -ki silahçıya (evet silahçı) gittiğinizde ismini hemen söyleyebilesiniz.

Her yeni yılın, her yeni yıl(!) gibi şahane olacağına inanıyoruz ya, geride bıraktığımız yıla dair en iyileri ve en şahaneleri yazmak ödev oluyor hepimize. Örneğin 2008’in en iyi on filmi, 2008’in en iyi on filmi için belirleniyor. Evet, evet Kant’ın ödev ahlakı gibi. Hepimizin en iyileri ve şahaneleri var elbet, ama bu en iyileri Time, Empire, Cinema vb gibi güzide dergiler belirleyince birden bu en iyiler hepimizin en iyileri olmalıymış gibi bir hisse kapılıyor insan. Gördüğümüz filmlere sevinirken, görmediğimiz filmlere de bir an once ulaşmak için can atıyoruz. Gerçi genelde bu seçkileri Hollywood bağlantılı filmler oluşturuyor diye hiç umursamadığımda oluyor benim. Ardından Hollywood bu, nasıl işlediğini biliyorum diye ekliyor, en iyi listesindeki en iyiyi, en iyi bulmadığım için bazen hiçte gocunmuyorum. Politik Kamera diye bir kitap var, alın okuyun sizde bu en iyi 100 bilmem ne şeylelerinin nasıl işlediğini öğrenin diyorum hatta.

Alp Kırşan’ın sunuculuğunu üstlendiği Maceraya Takıl yarışması, iki yarışmacının altı ülke gezip (İspanya, Fransa, Avusturya, Almanya, İtalya ve Kıbrıs) türlü maceralar yaşayarak, uzaya gönderilmekle ödüllendirileceği değişik bir yarışma. Öncelikle ilk iki yarışmacı Dolunay ve Erci’yi tebrik etmek istiyorum. Birbirinden farklı yeteneğe sahip (Dolunay grafik tasarımcısı olup, akşamları jazz söylemekte, Erci ise su topu sporu eğitmenliği yapıp, denemediği ektreme spor kalmayan bir arkadaşımız) bu iki takım kaptanı gezdikleri altı ülkede takımlarını oluşturarak, izleyiciden gelen oylarla birinciliğe yarışacaklar. Takımlarını oluşturabilmeleri ise kendilerine güvenlerine ve ikna kabiliyetlerine bağlı çünkü gittikleri ülkelerden (örn: İspanya’da İspanyol, Macaristan’da Macar) kendilerinden istenen kriterlere uygun yarışmacı bulacaklar. Alp Kırşan gibi televizyon dünyasının çok çok fazla sempatik yüzlerinden birinin sunuculuğunda ve nevi şahsına münhasır jüri elemanlarının sunumları ve yorumlarıyla devam eden yarışma jürinin eğlenceli kişiliklerini tanımak açısından da izlenebilir.

Alternatif bir yarışma gibi görünüyor ama bu uzaya gönderme hadisesi nasıl olacak nedir ne değildir yakında daha iyi öğreneceğiz sanırım… Şimdilik Cumartesi gece yarısı ATV’yi izlemek yeterli. Yarışmayı anlayalım, sindirelim, gittiğimiz ve gördüğümüz şehirleri izleyerek özlem giderelim ya da görmediğimiz görmek istediğimiz şehirlere şimdiden aşina olalım diye…

Bence fotoğrafçı o korkunç andan sonra kesinlikle soğukkanlı falan değil. Fotoğraf makinasını kaldırıp çekiyo gibi yapması sizi kandırmasın. Sadece olayın şokuyla afallamış olduğundan bir şey yokmuş gibi davranıyor.

Böyle kedi-köpek, tavşan-horoz, at-civciv gibi ikililere alışığız. Hepimize dostluğun değerini gösteriyor bu hayvanların arkadaşlığı. Savaşların kavgaların ne kadar anlamsız, yersiz olduğunu hatırlatıyor. Ama diyorum ama, kutup ayısı ile köpek olamaz. Köpek hepsiyle olur da kutup ayısı nasıl olur? Adı üstünde ayı işte! Lütfen birileri bu resimlerin montaj olduğunu söylesin bana. Nastyhobbit sitesindeki diğer resimlere de bakınca belki siz de hak verirsiniz bana.

Elbette 50'sini birden burada paylaşmam mümkün değil ama Villiageofjoy sitesinde tüm bu tuhaf binaları detayları ile görmeniz mümkün. Ben hangisinin en tuhaf olduğuna karar veremedim ama eminim ki hepsine şöyle bir bakmak, içlerinde bir iki gün yaşamak isterdim.

Buna benzer birçok çalışma gördüm ama bu istisnasız en kapsamlı olanı. İster yıllık, aylık, haftalık, günlük veya şu andan itibaren olan istatistikleri görmeniz mümkün. Kaç kişinin öldüğünü ve doğduğunu görmenin ötesinde kaç kişinin AIDS veya kansere yakalandığını göstermek bu saatin özellikleri arasında. Birçok değişkeniyle yaşadığı dünyayı bir bütün olarak değerlendirmek isteyenler için bir başlangıç noktası olma potansiyeline sahip Dünya Saati shambles aracılığı ile sizlerle.

Marilyn Monroe birçok ünlü gibi ismini değiştirenler arasında. Ünlü olmadan önce Norma Jean Barker adıyla tanınan sanatçının çektirdiği bu fotoğraflar müzayede ile satışa sunulacakmış. Hayranlarına duyurulur.

Hürriyet aracılığı ile,

Sakalın (evrimsel) hiyerarşisini geniş boyutta görüp, kendinizin ve sevdiklerinizin bu hiyerarşi ağacının hangi kısmında yer aldığını görebilir ya da sakalıyla bu hiyerarşiyi meşrulaştıran bazı şahısları (örn: Karl Marx) ifşa edebilirsiniz. Ne de olsa evrimsel bir sınıflama bu, kimse bir şey diyemez… Marx’ın sakalı sanırım Claus-esque oluyor; zirvede yani. Soylu oluyor bir anlamda…

Sakalı olmayanlar en ezik olanlar olur mu bu durumda? Ya da Marks’ın sakalı gibi sakala sahip Marksistlere ne diyelim?

Boing boing üzerinden.